Haziran sabahı, hava o tanıdık serinliğiyle karşıladı bizi.
Henüz güneş tam doğmamıştı ama o sabahın kendine has bir heyecanı vardı — yolun sessizliğiyle karışan o hazırlık telaşı.
Haziran Sabahı – Yola Çıkış
Kahveler bardağa dökülürken evin içi bir anda hareketlenmişti; bavulların kapanma sesi, son kontroller, “şunu da alalım mı?” cümleleri…
Bütün o küçük detaylar bile tatilin bir parçasıydı sanki.
Altı ay önce aynı yollardan geçmiş, Noel’in soğuğunda Belgrad sokaklarında yürümüştük. Üç sene öncesinde de bir Sırbistan gezimiz yine olmuştu.
Şimdi ise yaz sıcağına doğru, bambaşka bir hikâyenin başlangıcındaydık.
Tara’nın yeşili, Subotica’nın renkleri, Belgrad’ın her zamanki enerjisi bizi yeniden çağırıyordu.
Aynı ülke, ama bambaşka bir mevsim.
Yol haritamız hazırdı. Ljubis – Zlatibor – Belgrad – Subotica.
Ama her zaman olduğu gibi, bu yolculukta da en güzel anlar planın dışına taşanlardı.
Belgrad Varışı ve Yol Hazırlığı


Belgrad’a indiğimizde, yine ilk iş olarak aracımız kiraladık. Bu seyahatimizin ana noktası doğa tatili olacağından yüksek olması adına jip kiralamıştık. Sonrasında Noel tatilinden iyi deneyimler elde ettiğimiz Ava Shopping Park’a doğru yola çıktık. Asıl amacımız Ljubis – Zlatibor bölgesindeki villa tatili için market alışverişi yapmaktı. Ljubis mesafe olarak 3, 3,5 saatlik mesafede olduğu için alışverişimizi iki aşamaya bölmeye karar vermiştik, genel ihtiyaçlar Ava’daki lidl’dan alınacak, et ve süt ürünleri de Zlatibor merkezden alınacak şekildeydi planımız.
Tabiki markete alışverişinin yanına Ebru’nun diğer alışverişleri de karışınca, saat oldukça ilerlemiş ve varış saatimizde biraz gecikmelere sebep olacağı belli olmuştu. Ev sahibi ile iletişime geçerken yola çıkmadan önce, bizi kendisinin değil, bir komşunun karşılayacağı bilgisini alınca, onu da yola çıkış ve varış zamanımız hakkında bilgilendirmiştik. Navigasyon daha çabuk olacağı düşüncesiyle bizi ara ve dağ yollarına soktuğunda, kesin gene kaybolduk düşüncesine bazı aralıklarda kesinlikle kapılmıştık ( Ebru bu sefer kesin korkmuştu kaybolduğumuzdan ). 😅
Lux Vila Pastir’e Varış

Konaklayacağımız villa olan “Lux Vila Pastir”e vardığımızda komşumuz bizi bekliyordu. Bizi çok da iyi olmayan İngilizcesiyle ama çok içten ve yardımcı olmak isteğiyle evi tanıtıp sonrasında bizi o güzel villayla baş başa bıraktığında, konaklama için yine çok güzel bir tercih yaptığımızı kendime sadece bakışlarımızla söylemiştik.
Biraz yerleştikten ve villanın güzelliğine daldıktan sonra, hava kararmadan et alışverişimizi yapmak üzere Zlatibor merkeze doğru geçtik. Markete giderken, az da olsa Zlatibor hakkında fikir sahibi de olmuştuk. Tabiki villada yapılacak mangal partisi için et ve süt ürünleri alışverişlerini yaptıktan sonra akşam yemeği için villaya geri döndük.
Drvengrad Günü


Ertesi günü villada yaptığımız kahvaltı sonrası yakınlarda yer alan Emir Kusturica’nın film çektiği ve film için yapay olarak kurulmuş, şimdilerde ise müze olarak hayatına devam eden Drvengrad köyüne doğru yola çıktık. Biraz dağların arasından yaptığımız bir saate yakın yolculuğumuz sonrası köye vardık ve aracımızı park edip, açık hava müzesi diyebileceğimiz eski film setini gezmeye başladık ( Konaklamada mevcut ).

Emir Kusturica’nın hayat felsefesi, yaşadıkları, düşüncelerini de ihtiva eden bu köy, “Hayat bir mucizedir” filmi için yapılmış olup, oldukça güzel fotoğraf noktaları barındığını kesinlikle söyleyebiliriz. Köyün girişindeki küçük tatlı kafede turumuz sonrası mola verdiğimizde, ben Sırp kahvesi tercih ederken, Ebru ise limonata ve yanında krempita tatlısını seçmişti. Tatlı gerçekten Balkanların gizli cevherlerinden biri.
Dönüş yoluna başladığımızda arabada Emir Kusturica müzikleri ile yol almaya başladık. Villaya geçmeden önce kısa bir Zlatibor market alışverişi sonrası, yine mangal partisi için villaya geri döndük.
Zlatibor Günü – Kutlamalar
Ertesi günün planı Zlatibor merkezini gezmek üzerineydi. Bugünün özelliği hem evlilik yıldönümümüz hemde Ebru’nun doğum günü olmasıydı. Bu yüzden villaya daha yakın, hem bizi çok yormayacak hemde ufak tefek akşam kutlaması için alışverişlerimizi de yapacağımız için Zlatibor’u bugüne seçmiştik. Villadan çıkmadan önce çok güzel bir sürpriz bizi bekliyordu. Ev sahibi ve komşumuz, bizim için bir pasta almış ve gece için de güzel bir şişe yerel şarap hediye etmişti. Bu hareket bizim çok hoşumuza gitmekle kalmamıştı, bunu düşünmeleri bile bizim için çok duygusal olmuştu. Bizde onlara ufak şişelerde Türk Rakısı hediye edecektik evden ayrılırken.
Merkezde arabamızı evler arasına park ettikten sonra daha çarşının bile açılmadığını fark edip, öncelikle etrafı tanımaya başladık. Tam merkezinde yer alan göl etrafında turu tamamladığımızda, her yer hareketlenmeye başlamıştı. Bizde bunun üzerine ilk olarak hemen “Zlatibor market” alanı diye adlandırılan, yerel ürünlerin ( et, şarap ) ve el yapımı eşyaların ( el yapımı ağaç eşyalar bu bölgede çok ünlü ) satıldığı markette arka arkaya iki tur attık diyebilirim. ( Kuru et kokusu bir harikaydı ) 😂

Sonrasında göl kenarında ki “Feniks” kafade bir kahve ve Ebru için tatlı molası verip, biraz dinlendikten sonra, bir önceki gün de gördüğümüz, lunapark alanına doğru ilerledik. Eee nede olsa bir yandan doğum günü kızının lunapark istemesi çok normaldi🎡. Alana geldiğimizde tek istediği dönme dolap olunca, etrafta hiç kimse olmadan dönme dolap sadece bize çalışmaya başlamıştı. En tepeye çıktığında, Zlatibor manzarası görülmeye değerdi ancak, sallantıdan biraz korkmadığımızı söyleyemeyiz.
Arabaya doğru dönüşe başladığımızda benim bahar alerjim tavan yapmış ve artık hiç dayanamaz hale gelince önce bir markete girip kolonya aradık ama bulamayınca bir eczaneye yönelip bir kaç ilaç ve krem aldıktan sonra aracımıza varıp villaya dönüşe geçtik.

Dönüş yolunda zaman da henüz öğle saatlerini gösterdiği için biraz da dağ yollarına girelim diyerek dağ tepe gezip, bir kaç fotoğraf noktası bulduktan sonra villaya akşam için yemek hazırlıkları yapmak üzere döndük.



Yemek tabiki mangal üzerine olacaktı ve doğum günü kızı o mangalı yakacaktı ( Ebru mangal yakma konusunda ailenin en iyisidir 🙃 ). Hediye şarabımızla birlikte çok güzel bir yemek hazırlamış olduk. Bir gece öncesi artan yemeklerimizi yiyen tilki arkadaşa da bir şeyler bırakarak, villanın içerisine geçip artık villadaki hem sauna hemde jakuzi olanaklarını kullanma zamanı gelmişti. 🛁
Doğa Rotaları – Şelale ve El Paso City



Ertesi günü için planlama yaparken anlık karar verilecek gün olarak bırakmıştık ve çok da araştırmalarımızda yer almayan veya bulamadığımız yerlere yönelecektik. Villada bizim için hazırlanan broşürler ve komşumuzun tavsiyeleri üzerine Gostilje şelalesine doğru yola çıktık. Arabayı park ettikten sonra oldukça uzun bir yürüme yolundan sonra şelale bölümüne ulaştık ve içeride bize açık olan kısımları gezebildik.


Sonrasında yine biraz arabayla yaptığımız dağ ve doğa gezileri sonrası “El Paso City”e geçtik. Yorumlarda hem olumlu hemde olumsuz çok şey görsek de yine de burayı ziyaret etmek istedik ve biz çok beğendik. Yani Sırbistan ortasında vahşi batı deneyimi🤠 ( Konaklama burada da mevcut ). Kulağa farklı gelse de bizim hoşumuza gitti ve az da alışveriş yapmadık yani buradan ve villadaki son gecemizi geçirmek üzere villaya doğru yola çıktık. Villada vakit geçirmek tatilin bu kısmı konusunda en çok istediğimiz bir konu olmuştu.
Belgrad’a Doğru
Ertesi gün Belgrade yolculuğumuz başlayacaktı.


Yorum bırakın